Osmanlı Devletinin son yıllarında, devlet otoritesi zayıflaşınca her yerde efeler türemişti. Kent dışına çıkıldığında, güvenliğiniz efelere emanet idi. Şehirlerde de, bazı bitirimler vardı. Bunlara da, 1960’lı yıllarda kadar efe denilmekteydi.
40-50 yıl öncesine kadar Bursa’nın her mahallesinde ve semtte bir efesi vardı. Bu efeler çoğunlukla köy ve ilçelerden gelen kişilerdi. Bu efeler, kendi köy ve ilçeden gelenlerin Bursa’da konakladığı muhitte etkiliydiler. Köy ve kasabalardan geldiklerinde önceleri eşek ve atlarının bağladıkları muhitte, daha sonra da otobüs durakları çevresinde sivrildiler.
Bursa’nın ünlü efeleri
1960’li yıllarda en ünlü efe, Gemlikli Gürcülerden Kayaali Kayakent idi. Kayali’nin yazıhanesi Saat Kulesinin yerinde idi. Sonra İnegöllü Benli Halil gelirdi. Dağ köylerinin konakladığı yer olan Çakırhamam-Tahtakale muhitinde, Atlaslı Mustafa etkili idi.
Karacabeyli Pamuk Niyazi de Çatalfırın civarında etkili idi. Yine Karacabeyli Yumurta Hüseyin, Dondurma Eyüp (Ergen) Bitpazarı’nda etkili idi.
Ancak bitirimlerin çoğu Yeniyol’da idi. Çünkü otomobil yazıhanelerinin çoğu buradaydı.
Boşnak Abudullah ve kardeşi Eyüp de İnegöllüydü. İnegöl Efeleri de, Yeniyol’da toplanmıştı.
Yenişehirlilerin hanı da Çancılar’daydı. Burada da Yenişehirli bitirimler vardı.
Kayan’da Püskülsüz Kerim, Canib Abi, Harman Recep gibi efeler vardı. Bunların bu semtte zulaları vardı. Her taşın altında esrar koyarlardı.
Ormancı Halilde Benli Halil’in arkadaşı İnegöllüydü. (Kunduracı bir kişi öldürdü)Bir de Gürcü Süleyman vardı.
Körüklü çizme
Kırmızı kuşak
Siyah veya lacivet elbise
Avcı yelekleri
Kravüze ceket
Gürcülerden Kayaali Kayakent
İnegöllü Benli Halil
Atlaslı Mustafa
Karacabeyli Yumurta Hüseyin
Dondurma Eyüp
31 Mart gerici ayaklamasına katılan bir bitirim
Bitirim tiritleri
Efe yada bitirim olarak anılan bu kişiler, önceleri ayak işleri yapan, hatta muavinlik yapar kişilerdi. Daha sonra, yaptığı işlerle bitirim olmuştur. Örneğin Benli Halil önceleri muavinlik yapıyormuş.
Bursalı efeler; giyinişleri, konuşmaları ve hareketleriyle kendilerine ayrı bir kültür yaratmışlardı. Canib Ali ve efeler çoğunlukla körüklü çizme giyerler. Çok güzel giyinir, ayakkabıları sürekli boyalıdır. Cezaevinde bile sürekli ayakkabıları boyalı olurdu.
Bellerinde kırmızı kuşak vardı. siyah veya lacivet elbise giyerler asla açık renk elbise gezmezlerdi. Avcı yelekleri giyerler. Kravüze ceket giyerler. O tarihte bitirimler çoğunlukla 32 paça pantolon giyer, ağır olsun diye de fermuarı vardı. Benli Halil ise sürekli kravat giyerdi. Her zaman yanında, daha doğrusu biraz arkasında adamları bulunurdu.
Mahalle kabadayıları
Efelerin dışında, bir de mahalle kabadayıları vardı. Garip babası idiler. Hapishanelerdeki garip ve parasız kişileri beslerler. Çünkü sonra bunları daha sonra kullanırlardı. Kayali, mahallesi olan Emirsultan’daki bir kızı kapatması yapmıştı.
Bitirim ve efeler mutlaka esrar içer ve satardı. Esrar satışı da bu kişilerin kontrolündeydi. Zaman zaman polis, herkesçe bilinen bu bitirimlerin zulalarında aramalar yapardı. Özellikle Ramazan aylarında esrarla mücadele kızışırdı. 1963 yılında Yeni Ant gazetesinde şu haber yapılmıştır:
“Esrarla mücadele devam ediyor. Ramazan’da Emirsultan ve Şible’de çok sayıda esrarkeş polis tarafından temizlenmiş.” (Yeni Ant, 7.2.1963)
Efelerin bitirimhane olarak anılan kumarhaneleri vardı. Bu kişiler ayrıca, başta otobüs yazıhanecileri olmak üzere zenginlerden haraç alırlardı. Bazıları da pavyon işletirlerdi. Bitirimler, bir bitirimhane açılınca, efeler açılışa gelip kumar oynayıp para kaybederlermiş.
Kayali kendinden büyük bir kişi önünde eğilir, bürokrasiyle iyi geçinirmiş. Onlara sürekli hediye verir, işini gördürmüş.
Efelerin çatışması
Kayali ve diğerleri hep adamlarına vurdururdu. Adamlarını gönderip dövdürüp, vurdururdu. Efelerin neredeyse hiç biri eceliyle ölmemişti.
Benli Halil ile Kayali sürekli çatışırdı. Ancak araya İstanbul efeleri girip, onları barıştırırdı. Daha sonra da ikisi barışıp, kankardeş oldu. Ancak sonra Kayali, bir adamı ile Benli Halil’in yazıhanesine gelip tartışır. Burada adamına; “Vur şunu” deyince Benli Halil, daha atik davranıp Kayali’yi vurur. Bu olaydan sonra Benli Halil nefsi müdafaadan çok az yatmıştı.
Bu ölüm olayında, bazı emniyet görevlileriyle zenginlerin de parmağı olduğu söylenmişti. Çünkü Kayali, her tarafa çok baskı yapıp insafsız bir kişi olduğu söylenir. Halk, Kayali’nin çok azıttığını düşünmekteydi. Bu nedenle herkes Benli Halil’i desteklemeye başlamıştı. Benli Halil, Türkiye çapında bir efe olduğu için cenazesine her taraftan efeler gelmişti.
Benli Halil’in iki fedaisi vardı. Karakaş Hasan ile Boz Mehmet’in Mehmet Ali idi.
Benli Halil’i, fedaisi Abaza Halil İbrahim vurmuştur. Merdivenle çıkarken, arkasından, ensesinden vurmuştur onu.
1968 yılında da, Laz Mustafa’nın Bursa’nın ünlü kabadayılarından Acar Mehmet (Acar) öldürdü. (Bursa’nın Sesi, 10.3.1970)
Benli Halil’i vuran da, daha sonra toplu bir yerde onu nasıl vurduğunu anlattığında, Benli Halil’in yeğeni de onu öldürmüştür. 1961 yılında Bursa’da 30, 1962 yılında ise 25 cinayet işlenmişti.
Çerkes efeleri
93 göçü ile, Kafkas göçmenleri gelene kadar, kabadayılık ve efelikleri genellikle Arnavutlar yapmaktaydı. 1880’li yıllarda Kafkas göçmenlerinin gelişiyle gerek dağlardaki çetelerin, gerek şehirlerdeki efelerin Kafkas göçmenlerin hakimiyetine girer. Çerkes, Laz, Gürcü ve Dağıstanlı efeler Bursa’da egemen olmaya başladı:
İşte Bursa’nın bazı efe ve bitirimleriyle ilgili gazetelerdeki bazı başlıklar:
“Laz İsmail Çetesi 10 nefer avanesiyle ve Demirciler Koca Ali Çetesi ve gene ünlü eşkıyalardanKirmastili Ahmet ile arkadaşı Çerkez Hüseyin avanesiyle ve silahlarıyla Kirması hükümetlerine, silahlarıyla birlikte teslim olunmuştur. Ünlü eşkıyalardan Alıncalı Yusufise, altı adamıyla ve Demircili Koca Ali Çetesi efradından Mehmet, silahlarıyla Karacabey’de yakalandı. (Ertuğrul, 21 Teşrinisani 1918)
“Alıncalı İzzet Çetesi ile çatışma” (Ertuğrul, 7 Teşrinisani 1918)
“İnegöl canavarı Abaza Seyfettin (Durmaz) şehre inmiş.” (Yeni Ant, 19-20 Ocak 1956)
“148 defa hapisten kaçan Çekirge Şahabettin Bursa’da ele geçirildi.” (Yeni Ant, 15 Şubat 1956)
Mahalle kabadayılığından Mafya’ya
Çocukluk yıllarımızın o masum mahalle kabadayıları artık yok… Mahalle kabadayıları artık mafyanın bir parçası oldu. Mafya, mahalle kabadayılarını organize ederek, onları büyük suç şebekesine katmıştı. Önceleri, mahalle kabadayıları azıtınca, mahalleli onlara gereken dersi verirdi. İşte 1951 yılındaki bir haber:
“Hamamlı köyünden Osman Taşçı adlı zorba, köylüler tarafından edilmiş. Zorba, muhtar ve ihtiyar heyetinden oluşan sekiz kişi tarafından başı kesilerek öldürülmüştür. Olaya katılan sekiz kişi tutuklanmıştır.” (Hakimiyet, 12.7.1951)
Artık mafya ile organize olan mahalle kabadayılarına halkın müdahale etmesi çok zor. Çoğu kez emniyet güçlerinin bile çekindiği bir güç durumuna geldi…